Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları kapsamında
FİTOTERAPİ
KUPA TEDAVİSİ
polikliniğimiz bulunmaktadır.
FİTOTERAPİ NEDİR?Fitoterapi; kelime olarak “fito = bitki, terapi = tedavi” anlamında olup, bitkilerle tedavi manasına gelmektedir. Fitoterapi, drog adı verilen tedavi edici değere sahip bitki kısımlarından hazırlanan, tıbbi çaylar ve/veya standardize edilmiş (aynı oranda etken madde içeren) bitki ekstrelerinden (= özüt / usare) hazırlanan şurup, tablet, draje, kapsül, pomat vb. formlardaki bitkisel ilaçlarla uygulanan bir yardımcı tedavi şeklidir. Fitoterapinin sağladığı en önemli fayda, bitkide bulunan etken maddeleri kendi bulunduğu ortam içinde (doğada bulunduğu hali ile) kullanabilme özelliğinin vermiş olduğu sinerjist (birbirini tamamlayan ve takviye eden) etkidir. Ancak, bitkisel drogları bilinçli olarak ve belli bir dozda kullanmak gerekir. Aksi takdirde istenmeyen durumlar ve yan etkilerle karşılaşılabilir. Modern fitoterapide, etkileri bilimsel olarak kanıtlanmış ve farmakope adı verilen kaynaklarda yer alan, yetkili makamlarca onaylanmış droglar kullanılır.
Modern fitoterapi uygulamalarında en çok;
1- Tıbbi (bitkisel) çaylar (bunlar hazır poşet çay veya suda eriyen preparatlar halinde olabildiği gibi doğrudan bitkilerden hekiminizin önerdiği ölçülerde yapılacak karışımlar şeklinde de olabilir)
2- Gıda takviyeleri ve bitkisel ilaçlar yani hazır standardize edilmiş fitomedicine denen kapsül, hap, şurup ve damla, krem, pomat şeklinde ürünler,
3- Uçucu yağlar (aromaterapi ürünleri),
4- Tıbbi banyolar (tıbbi bitkiler veya uçucu yağların kullanımı ile hazırlanan banyolar)
5- Kozmetik ürünler kullanılır.
Bitkisel ilaç (fitomedicine) ise, tıbbi bitkilerden oluşan ve farmakolojik olarak aktif bileşikleri içeren ürünlerdir. Bunlar, aktif içerik olarak bitkilerin toprak altı ve toprak üstü kısımlarını (çiçek, kabuk, kök, meyve, tohum, yaprak), ya da başka bitkisel ürünleri (ekstre = özüt = usare vb) ve bunların kombinasyonlarını, ham madde veya bitkisel preparatlar olarak taşıyan, günümüz ilaç teknolojisi kurallarına göre hazırlanmış, etiketlenmiş tıbbi ürünlerdir.
Bitkisel ilaçların etkinliği ve güvenilirliği, ilacı oluşturan tıbbi bitkilerin, etken maddenin, kullanılıyorsa ekstrenin belli kalitede (standartta) olmasına bağlıdır. Standartlar WHO, ABD, Avrupa ve Alman Farmakopelerinde vb resmi, bilimsel kaynaklarda monograflar halinde verilir. Dozaj formu da etkinlik ve güvenilirlik için önemli bir kriterdir. Kalite kontrolü için bitkisel ilacın bileşiminde yer alan bitkisel drog veya bitkisel drog preparatının standardizasyonu şarttır. Standardizasyon, ya bitkinin bilinen biyolojik etkisinden sorumlu bileşikler üzerinden (örn. kedi otu kökünde valerianik asitler üzerinden) ya da miktarı tam olarak saptanabilecek bileşikler üzerinden (örn. sarı kantaronda hiperisin maddesi üzerinden) yapılır. Modern fitoterapide standardize edilmiş ve GACP (iyi tarım ve hasat uygulamaları) ve GMP (iyi üretim uygulamaları) kalite kurallarına göre üretilmiş ürünler tercih edilir. Ancak hekiminiz size bu ürünlerden önerdiği halde üretici firmalardan kaynaklanan nedenlerle her ürün, “etiketinde öyle yazsa bile” aynı kalite ve standartta olmayabilir.
Fitoterapi uygulamaları, soğuk algınlığı, kabızlık, diyare (ishal), hazımsızlık, yorgunluk, uykusuzluk durumları gibi günlük basit rahatsızlıkların giderilmesini sağlamak, desteklemek veya sağlığı korumak amacıyla veya diğer hekimlerce tedavisi düzenlenmiş kronik hastalıklarda (hipertansiyon, diyabet, romatizmal hastalıklar, alerjik durumlar, cilt rahatsızlıkları gibi) asıl tedaviye yardımcı olmak, asıl tedavinin etkilerini arttırmak veya yan etkilerini azaltmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek, genel sağlığı desteklemek vb amaçlarla yapılır. Gebelikte uygulanması özel öneme ve kendine has kurallara, bazı kısıtlamalara sahiptir. Bu nedenle konunun uzmanı veya yetkilendirilmiş sertifika sahibi hekimlerin tavsiyelerine göre uygulanmalıdır. Fitoterapi uygulamalarından hastanın mevcut şikâyetlerini azaltması, yapılan tedavisine destek olması, yaşam kalitesini arttırması beklenir. Fitoterapide kullanılan ürünlerin normal ilaç gibi hemen etki etmesi ve farklılık yaratması beklenmez. Çünkü bu ürünler ilaçlara kıyasla çok düşük dozda etken madde (ler) içerir ve ancak uzun süreli kullanımda etkileri fark edilebilir. Bu sürenin de ortalama 3 – 6 aydan fazla olmaması gerekir. Daha uzun süreli (örneğin ömür boyu) kullanımlarda hekimin gerekli göreceği sürelerde (örneğin 3 – 6 ayda bir), 3 – 5 günden birkaç aya kadar ara vermek veya yılda sadece birkaç kez uygulamak gibi geniş bir kullanım seçeneğine sahiptir.
Fitoterapi uygulamaları, konunun uzmanı veya yetkilendirilmiş sertifika sahibi hekimlerin tavsiyelerine göre hastanın kendi başına ürün kullanması şeklinde olabileceği gibi, hastanemizde ilgili personelimiz gözetiminde veya bizzat yapılacak uygulamalar şeklinde de olabilir. Uygulama şekli (tıbbi çay, gıda takviyesi veya bitkisel ürün, uçucu yağ, tıbbi banyolar, kozmetik uygulamalar vb) ve uygulama metodu, uygulama süresi tamamen hastanın durumu ve bireysel özelliklerine göre belirlenir. Tek seferlik uygulamadan ömür boyu kullanıma kadar geniş bir yelpazeye sahiptir. İşlemin kim tarafından, nerede, ne şekilde ve nasıl yapılacağı ile tahmini süresi hastaya uygun olan şekli ile bildirilir. Örneğin “tonik etki için bir küvet dolusu 35-40 derecedeki sıcak suya 2- 3 damla biberiye uçucu yağı katıp karıştırdıktan sonra içine girip başınız hariç tüm bedeninizle 15 dakika suda kalacaksınız, sonra normal su ile durulanacaksınız” gibi her hastalık /durum ve her hasta / sağlıklı kişi için, şahsın kendisine özel olarak yapılacak uygulama ile ilgili bilgi verilir.
Fitoterapi, çoğunlukla modern tıp yöntemleri ile tanısı konmuş ve tedavisi düzenlenmiş hastalara yardımcı olarak ve sağlıklı kişilere genel sağlığı kuvvetlendirip desteklemek için uygulanır. Fitoterapi uygulamalarına alternatif olarak diğer geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamaları da kullanılabilir. Modern fitoterapi yerine en sık Geleneksel Çin Tıbbı (akupunktur ve Çin bitkisel tıbbı), Geleneksel Hint Tıbbı (ayurveda) ve bir alternatif tıp uygulaması olan homeopati kullanılabilmektedir. Fitoterapi ile Modern tıp birbirinin alternatifi değildir, tamamlayıcısı ve destekleyicisidir.
Fitoterapi uygulamalarında kullanılan droglar, bitkisel, hayvansal (balık yağı gibi) ya da inorganik (mineraller gibi) kökenli olabilir. Fitoterapi ürünlerinde;
a) Etkili bileşikler
b) Etki mekanizması,
c) Gerekli doz ve kullanım süreci,
d) Yan etki, ilaç etkileşimi ve kullanılmaması gereken durumlar bilinmelidir. İşte fitoterapide kullanılan bu tür preparatlara fitoterapötikler denir.
Fitoterapide kullanılacak bitkiler; kuru, görünüşü canlı ve saf olmalıdır. Kapalı ve ağzı sıkıca kapalı kaplarda güneşten uzakta saklanmalıdır. Fitoterapi ürünlerinin etiketlerinde kullanılan bitki adı, etkili bileşikler hakkında detaylar, üretim yeri, üretim ve son kullanma tarihleri bulunmalıdır. Basit rahatsızlıklarda fitoterapi ürünlerinin kişisel kullanımında sakınca olmayabilir, ancak diyabet, HT, kalp hastalıkları, kanser vb ciddi rahatsızlıklarda fitoterapi ancak normal tedaviye yardımcı olarak doktor onayından sonra kullanılabilir. Kullanım süresi ve dozlarına dikkat edilmeli, bitkisel ilaçların da yan etkisi / toksik etkisi vb olabileceği unutulmamalıdır. Bu nedenle fitoterapötiklerin sentetik ilaçlarla oluşabilecek etkileşimleri konusunda dikkatli olmalı ve Tarım veya Sağlık Bakanlıklarımızca ruhsatlandırılmış ürünler kullanılmalıdır.
İŞLEMİN MUHTEMEL KOMPLİKASYONLARI:
Bitkisel ürünlerde güvenilirlik ve etkinlik, bileşiminde bulunan bitkisel drog veya drog preparatının toksisitesine (zehirlilik durumuna), üretim sırasında oluşabilecek kontaminasyonlara (= bulaşmalara – ki bunlar mikroorganizma, mikrobiyal toksin, tarım ilacı artığı, radyoaktivite, zehirli metaller vb olabilir) ve bitkisel drog ya da preparatın yanlış tayin edilmesine (birbirine çok benzer bitki türlerinin gerçekte hangisi olduğunun tespiti ancak botanikçilerce mikroskop altında yapılabilmektedir) bağlı olarak değişir. Şayet kullanacağınız bitkisel ürünün güvenilirlik ve etkinlik özelliklerinde eksiklik olursa;
- gastrointestinal (mide-barsak) şikâyetleri (bulantı, kusma, ishal, kabızlık, karın ağrısı vb)
- karaciğer enzimlerinde artış, karaciğer yetmezliği
- mental (zihinsel) bozukluluklar (uyku hali, delirium hali, unutkanlıklar vb)
- alerjik reaksiyonlar (cilt döküntüleri, astım krizleri vb)
- kalp komplikasyonları (çarpıntı, kalp yetmezliği vb)
- böbrek komplikasyonları (idrar azalması, kanama, böbrek yetmezliği vb)
gibi durumlar başta olmak üzere normal ilaçlarda görülen tüm yan etki, beklenmeyen etki ve komplikasyonlar görülebilir. Bu tür durumların görülmesi halinde kullanılan ürün kesilmeli ve bir hekime müracaat edilmelidir.
Tedaviye başlamadan önce hastaların alerjik durumlarının olup olmadığını ve sistemik rahatsızlıklarını (kalp, şeker, tansiyon vb), bulaşıcı bir hastalığı (hepatit gibi), varsa kullandığı ilaçları hekimiyle paylaşması zorunludur. Hekim, gerekli gördüğü takdirde diğer branşlardankonsültasyon isteme hakkına sahiptir. İşlemden sonra hekiminiz şahsınıza özel bir öneride bulunmadığı sürece normal hayatınıza devam edebilirsiniz.
KUPA TERAPİSİ (HACAMAT) NEDİR?
Kupa Uygulaması; Kan dolaşımını arttırmak için bölgesel vakum oluşturmaya dayanan kuru kupa uygulaması ile belli vücut noktalarında bölgesel vakumla beraber yüzeysel cilt kesikleri oluşturarak kanın alındığı yaş kupa uygulamasına verilen addır.
Yaş Kupa Uygulaması, deri altındaki birikmiş, damarda dolaşmayan, atıl kalmış, vücuda zararlı ve biriktiği noktada ilgili organa zarar veren pis kanın ve toksik maddenin vücuttan dışarıya atılması işlemidir. Bu işlem tarihte eskiden hayvan boynuzları ile şimdi ise bardak veya daha teknik bir şekilde plastik havalı vakumlar ile yapılmaktadır. Her ne şekilde yapılırsa yapılsın, vakumlama ile yapıldığı için mikropların deri altına veya damara gitmesi ihtimali çok düşüktür.
Hekim, Yaş Kupa Uygulaması yapılacak bölgeyi genelde bistüri / jiletle ince ince keser veya lanced pen (kan şekeri ölçmek için parmakları delen kalemler) ile ilgili bölgeyi deler ve vakumla kılcal kanı boşaltır. Yaş Kupa Uygulaması normal şartlarda damardan kan verme işlemi ile kıyaslanamaz. Çünkü kan verme işleminde temiz kan kollardan alınır. Ama bu uygulamada ise hem deri altından hem toplardamardan hem atar damardan pis kan ve toksik madde alınır.
Yaş Kupa Uygulaması kan ile alakalı bir işlem olduğu için vücuttaki kirli kanı almakla kandaki toksinler ve kullandığımız ilaçlardan dolayı kanda bulunan ve bize zarar veren maddeler tehlikesiz bir şekilde vücuttan uzaklaştırılır.
Yaş Kupa Uygulaması ile insanlar; anında tesir gösteren, emin, tehlikesiz, yan tesirsiz ve ucuz bir şekilde tedavi olma imkânı bulurlar. Yaş Kupa Uygulaması ile tedavi olunan hastalıkların bazıları şunlardır.
- Baş ağrısı, yarım baş ağrısı ve sinüzit,
- Tembellik, uyku fazlalığı,
- Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı,
- Prostat ve cinsel zayıflık,
- Sırt ağrısı, bel ağrısı (lumbago), diz ağrısı, yanlarda uyuşukluk,
- Hormon bozukluğu,
- Yumurtalık hastalıkları, vb gibi benzer birçok kadın hastalığı.
Yaş Kupa uygulamaları, konunun uzmanı veya yetkilendirilmiş sertifika sahibi hekimlerce yapılmaktadır.
Tedaviye başlamadan önce hastaların alerjik durumlarının olup olmadığını ve sistemik rahatsızlıklarını (kalp, şeker, tansiyon vb), bulaşıcı bir hastalığı (hepatit gibi), varsa kullandığı ilaçları hekimiyle paylaşması zorunludur. Hekim, gerekli gördüğü takdirde diğer branşlardankonsültasyon isteme hakkına sahiptir.
Hacamat aç karnına yapılır; hacamat tedavisine gelecek kişiler çok aç olmamalı tedaviye gelmeden üç saat önce bir şeyler yemelidir. Son üç saat kala bir şey yememeli ancak kafeinli içecekler hariç sıvı gıda tüketebilir. Hacamatdan sonra asgari iki saat kadar bir şey yenilmemeli, sigara içilmemelidir. Hacamatdan sonra iştah biraz açılabilir. Mümkün olduğunca günü hafif gıdalarla geçirmek hacamatın faydasını artırır. Sonrasında iki gün saat cima yapılmaması (cinsel ilişkiye girilmemesi) da hacamatın faydasını artırır. Uygulamadan 12 – 24 saat sonra duş alınabilir. Lakin duştan hemen sonra yara izlerinin olduğu bölgeye zeytinyağı veya nemlendirici-yağlı bir krem sürülmesi iz kalmaması ve yaraların çabuk iyileşmesi bakımından fayda sağlayabilir. Hacamatdan sonra sirkeli su veya bal şerbeti içmek faydalıdır. Zira her iki gıdanın ortak özelliği damar açıcı olmasıdır. Hayvansal gıdaların hemen hepsinde protein olup kan dolaşım hızını yavaşlatır. Bu nedenle asgari 24 saat öncesi mümkünse 48 veya 72 saat öncesi hayvansal gıda perhizi yapılır. Bütün bu sayılanlar hacamat tedavisinden maksimum faydalanmayı sağlayan yardımcı faktörlerdir.
İŞLEMİN MUHTEMEL KOMPLİKASYONLARI:
Her tıbbi müdahalenin bir yan etkisi vardır. Her uygulamanın örneğin kan almanın bile iğne batırırken ağrı veya kanama gibi yan etkileri vardır. Tüm dünyada yaygın olarak yüzyıldır binlerce kere uygulanan doğal tedavi metodu olan kupa uygulamasının bahsedilen yan etkileri çok azdır. Hacamat tedavisi esnasında baş dönmesi, mide bulantısı olabilir. Bunun sebebi ya uzun süre açlık ya da kanı görünce psikolojik etkilenme ve vaso-vagal reflekstir. Buna halk arasında “kan tutması” denir. Bir başka yan etki sayılabilecek durum aşırı terlemedir. Bunun vücuda hiçbir zararı yoktur. Hastaların sadece yan yatırılması ile bile bütün bu sayılanların düzelmesi mümkündür. Hacamat tedavisi sonrası hafif baş dönmeleri de olabilir. Bütün bu belirtiler birkaç dakika içinde olabilir ve biter. Bu yönleri ile hacamat tedavisi (yaş kupa terapi) güvenli bir yöntemdir. Hacamat tedavisinden sonraki yan etki sayılabilecek bir başka durum eğer kupa çok bekletilmişse kupanın ciltte tuttuğu yerlerdeki tahriş ve dairesel alan içindeki morluklardır. Ayrıca çiziklerden enfeksiyon bulaşması ihtimali vardır. Çizikleri derin atılması halinde de yara izleri kalabilir.
Kupa yönteminin uygulanmayacağı bazı durumlar da mevcuttur. Trombofilebit (damarda pıhtı), aktif yaralar, cerrahi yaralar, dekompanse (kontrol altında olmayan) kalp hastalığı, anemi (hemoglobin 9,5mg/dl’nin altı, kansızlık), hemofili (kan hastalıkları), kanama/pıhtılaşma bozukluğu öyküsü, antiagregan (kan sulandırıcı) ilaç kullanımı durumunda ve varisin doğrudan üzerine kupa uygulanmaz. Çok ihtiyar ve zayıf kişilerde, kalp yetmezliği olanlarda, hamilelerde, anemisi olan (kansız) kişilerde, AİDS – HİV hastalarında, tansiyonu çok düşük olan kişilerde, küçük çocuklarda, çok hassas ve korkan kişilerde dikkatli yapılması veya duruma göre kuru kupa terapisi (kansız) gerekebilir.
:=========================================:
Yasal Uyarı Dikkatli Okunmalı
Sağlık Bakanlığı, Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları Olarak Bilinen Akupunktur, Kupa Tedavisi (HACAMAT), Hipnoz, Hirudoterapi (SÜLÜK TEDAVİSİ), Refleksoloji, Ozonla Tedavi Uygulamalarıyla ilgili Düzenlemeye Bitirdi.
Bakanlığın hazırladığı ‘Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tip Uygulamaları’ Yönetmeliği Resmi Gazete’de Yayınlanarak Yürürlüğe girdi.
Yönetmeliği Göre, Uygulama Yapan Kişilerin Kesinlikle ‘HEKİM’ Olması Zorunlu Kılınmıştır.
Bu Uygulamaları Yapacak Hekimlerin Belirli Bir Eğitim Aldıktan Sonra , Özel Hastane ve Özel Poliklinikte Yapabilmelerine Dair Yasa Çalışmaları Devam Etmektedir.
Bu Zaman İçerisinde,Özel Hastanelerde Hacamat Yapılmaktadır..
Bu Yasa Gereği, Eş Dost ve Çevre Haricinde, Menfaat Amaçlı Hacamat Yapılamaz..
Türkiye Genelinde Verilen Tüm Eğitim Programları YETKİLENDİRMEK TEN DAHA ZİYADE BİLGİLENDİRME EĞİTİM PROGRAMLARIDIR.
Bu Eğitim Sonrası Herhangi Bir Yetki Kazanılamayacağı Gibi Resmi Bir İş yeri Açma Şansınız Bulunmamaktadır.